Hepimizin daha iyi öğrenme ve öğrendiklerimizi unutmamak hakkında bazı önerilere ihtiyacı var. Sonuçta beynimiz gündelik hayatın hızı içerisinde bir bilgi bombardımanına maruz kalıyor ama süreç içinde bakıyoruz ki aslında bu bilgilerden geriye toplamda fazla da bir şey kalmıyor.

Peki ama neler oluyor ve en önemlisi buna bir çare bulunabilinir mi?

Tam olarak bir çare diyemesek de bir öneride bulunabiliriz belki de. Hem de basit bir öneri ve bugüne kadar bize empoze edilenlerin oldukça dışında.

Malum hız çağında yaşıyoruz ve her şeyi daha hızlı elde etmenin peşindeyiz, okuduklarımızı bile daha da hızlı okumaya çalışıyoruz hatta bunun için eğitimler bile alıyoruz.

Hızlı okumanın bilişsel süreç üzerindeki etkilerini bu yazıda irdelemeyelim ama bizim önerimiz bunun tam dışında olacak. Yavaş okuma ve özellikle yavaş ve sesli okuma.

Geçtiğimiz aylarda yayınlanan bir araştırma da bizim bu düşüncemizi destekler nitelikte.

Araştırmaya göre bir yazıyı sesli okumak bilgiyi hafızamıza daha etkili bir biçimde yerleştiriyor. Sözcükleri kendi sesimizden duymak bilgiyi kişiselleştirmemizi sağlıyor ve hatırlama ihtimalini arttırıyor. Bu etkiye “production effect” yani üretim etkisi deniliyor.


Bu konuda araştırmalar yapan Profesör Colin MacLeod “Öğrenmek ve hatırlamak, aktif katılımla mümkündür” diyor.

Bu konu ile ilgili bir de deneysel araştırma yapılmış. 95 öğrenci dört farklı gruba ayrılarak aynı bilgiyi farklı biçimlerde okumaları (sessizce okuma, başkasının kendilerine okuması, kendi okuma kaydını dinleme ve sesli okuma) sağlanmış ve zaman içinde anımsama becerileri gözlemlenmiş.

Sonuçlar tahmin edeceğiniz gibi, kişinin kendi kendine yüksek sesle okumasının bilgiyi hatırlamada en etkili yöntemolduğunu ortaya koydu.