Çiğdem Çimen yazdı...
Mutluluk, ne düşündüğümüz ve ne algıladığımızla ilgilidir. Eğer mutsuzsak bunun nedeni biziz. Ne yaşarsak onu üzerimize çekeriz. Kendimizi mutsuzluğa odaklarsak başımıza bizi mutlu eden olaylar gelmez. Bu durumu Bumerang Yasası ile açıklayabiliriz. Bu evrensel yasa, gönderdiğimiz her şeyin eninde sonunda bize geleceğini anlatır. Bumerang bazen hemen gelir, bazen gelmesi zaman alsa da mutlaka gelir.
Rezonans Yasası da yaşamımızla ilgili ne düşünüyor ve istiyorsak onu hayatımıza çekeceğimizi söyler. Düşünsenize güne Damar FM ile başlıyoruz. Radyo istasyonun adından anlayacağınız üzere güne bizi neşelendirecek parçalar yerine efkârlandıran parçalar dinliyoruz. Müziğin yaydığı titreşimler odamızı sarmakla kalmaz. Gün boyunca hem bizi hem de iletişimde bulunduğumuz kimseleri olumsuz yönde etkiler. Bunu hiç bilmeden neden mutsuzum, neden hep kötü olaylar başıma geliyor gibi serzenişler de bulunuruz. Oysa bir nefes alıp aklıselim olarak düşünsek anlayacağız ki bu duruma neden olan biziz. Mutluluk FM yerine, Damar Fm dinlemeyi tercih ettiğimizin farkına varacağız.
Tercihlerimiz gibi bizi mutsuz eden bir diğer etmen de , “el alem ne der” düşüncesine yenik düşmemizdir. Unutuveririz kendi yaşamak istediklerimizi. Ailemizin, akrabalarımızın, konu komşunun düşüncelerini önemseriz. Başkalarının bizi gözlemlediğini hiç unutmayız. Bu bilinçaltımıza yerleşir. Kendimizi onlara göre yargılamaya başlarız. Benim hakkımda ne düşünüyorlar? Kendimi doğru ifade edebiliyor muyum gibi sorularla boğuşup dururuz. Adeta mutsuzluğu kendimiz davet ederiz. Ne gerek var ki başkaları için yaşamaya. Bu hayat bizim. Bu hayat sizin. Her anını yaşamak istediklerinizle geçirelim.
Kendimizi başkaları ile kıyaslarsak da mutlu olamayız. Kıyaslamayı kendini pek çok konuda yetersiz ve değersiz hissedenler yapar. Bu kimseler kıskançlık, hasetlik gibi duyguların esiridir. Çevremizdeki çoğu kimseden duyarız komşunun kızı şu okulu kazanmış, şu akrabanın oğlunun maaşı da epey yüksekmiş gibi… Çoğu zaman bu hataya aileler de düşer. Kardeşler arasında yapılan kıyaslamalar çocukların kendini yetersiz hissetmesine neden olur. Çocuklarımızdan birine “bak kardeşin nasıl başarılı, senden adam” olmaz dersek onu tamamen kaybederiz. Kendi tutumuz ile kendimizden uzaklaştırırız. Kıyaslamayı olumlu yönde yapalım. Başarılı kimseleri takdir edelim. Onların mutluluğunu paylaşalım.
İçinde bulunduğumuz süreç zaten kıskançlığa, hasetliğe hiç uygun değil. Sevdiklerimiz ile bir arada olmayı özlediğimiz anlar biriktiriyoruz. Kıyaslama ile mutsuzluğa yelken açmayalım. . Evimizin, ailemizin, dostlarımızın varlığını mutluluk kaynağı olarak görelim. Elbette sadece bugünler de değil her zaman böyle düşünelim. O çalışıp başardı. Kutluyorum. Bende yapabilirim demeyi bilebilelim.
Geçmişe takılı kalmak da bizi mutsuz eder. Geçmişe dönük yaşadığınız her ne varsa geleceğe taşımayalım. Başta kendiniz olmak üzere kimseyi yargılamayalım. Affetmeyi başarın. İnsanları eleştirel bir gözle dinlemeyin. Size anlatılardan etkilenmeyin. İzlediğiniz bir film ya da bir dizideki karakter ile kendinizi özdeşleştirmeyin. Dinlediğimiz, duyduğumuz, gördüğümüz olaylar bizi kendisine çeker. Negatif olaylar enerjimizi düşürür. Karşı tarafın anlattığı kötü bir olayı sanki kendimiz de yaşayacakmışız gibi düşünmeye başlarız. Derdini, kederini, üzüntüsünü bize anlatmak isteyen bir yakınımıza hak vermek yerine onu tarafsız olarak dinleyelim.
Gerek tercihlerimizin gerek çevremizdeki kimselerin, içinde bulunduğumuz anı yaşamak yerine geçmişi sırtımıza bir kambur olarak yükleyişimiz gibi etmenlerin, mutluluğumuza engel oluşunu dilim döndüğünce anlatmaya çalıştım. Ne olursa olsun olumlu düşünelim. İyilikleri büyütelim. Kibir gibi mutsuzluğu getiren duygulardan arınalım. Tercihimiz ile mutlulukları yaşayalım. Baktık ki çevremizde hep dedikodu yapan, başkalarını eleştirenler var o zaman bize başarılı, mutlu bir hayatı anlatacak kimseleri sosyal medyadan takip edebiliriz. Böylelikle ilham kaynağı olacak nice güzelliklere ulaşabiliriz. Hem ne dersiniz belki o neredeymiş, ne giymiş, ne yapıyormuş gibi gereksiz düşünceleri gerçek anlamda terk ederiz. “Ben zaten kimseyi bu düşünceler ile takip etmiyorum” diyorsanız ne mutlu sizlere. Mutluluk hep sizinle olsun.
Dünya bilim dünyasını sarsacak doktora tezi,Türk bilim sistemi tarafından 'çöpe atılacak bir tez' olarak değerlendirilen Doç. Dr. Neva Çiftçioğlu’nun hikayesi oldukça üzücü... Aydınlık yazarı Soner Po
BİZE DESTEK OLMAK İÇİN TIKLAYINIZ A380’i uçuran ilk Türk kadın pilot oldu Gökyüzü hayallerini gerçekleştirmeyi başaran 35 yaşındaki Safiye Ademoğlu Türkyılmaz, dünyanın en büyük yolcu uçağı Airbus A-3
İzmir'de, sosyal medya üzerinden Mustafa Kemal Atatürk'e hakaret ettiği gerekçesiyle hakkında dava açılan mahalle muhtarına, 3 yıl 9 ay hapis cezası verildi. Sanık Murat G, söz konusu paylaşımı yapark
Bunamaya yol açan nörolojik bir rahatsızlık olan Alzheimer’i tedavi için 17 yıldır piyasaya çıkarılan ilk yeni ilaç olduğu belirtildi …(English translation is below) Çin’in İlaç Güvenliği Kurumu’nun y