Son yıllarda sosyal medyada Atatürk'e atfedilen uydurma bir metin sıkça dolaştırılıyor. Özellikle CHP’li milletvekillerince ve sosyal medya gruplarında sıkça paylaşılan metin gerçek değil. Atatürk imzası da uydurma...Sahte Atatürk imzalı uydurma kehanet KURTULUŞ GÜRAN/ ATATÜRK'ÜN BÜTÜN ESERLERİ EDİTÖRÜ

Atatürk'e atfedilen uydurma metin son yıllarda sosyal medyada sıkça dolaştırıldı ve dolaştırılıyor.

Söz konusu metin:

Anıtkabir Derneği Başkanı Şadi Öner tarafından 2015 yılında Anıtkabir Dergisi'nde (yıl 15, sayı 57, Nisan 2015, s.1) (1) 

Mehmet Türker tarafından “Atatürk'ün müthiş öngörüsü!..” başlığıyla 14 Eylül 2016 tarihli Sözcü'de yayımlanmış; 

Gazeteci Fatih Portakal tarafından 20 Temmuz 2017 günü Twitter'dan paylaşılmış; 

Aydın Milletvekili Hüseyin Yıldız tarafından “doksan yıl önce Atatürk bugünü görmüştü” açıklamasıyla 18 Aralık 2017 günü Meclis'te okunmuş ve CHP sıralarından alkışlanmış; 

2017 yılı sonlarında CHP Milletvekili Haluk Pekşen tarafından Halk TV'de okunmuş;

Turkish Forum sitesinde sürekli yer almış; 

En son 68’liler Birliği’nin haberleşme grubunda yayınlanmış;

Bugüne kadar daha birçok yazar ve ünlü tarafından paylaşılmıştır.

“Mustafa Kemal Atatürk” imzalı ve “17 Aralık 1927” tarihli bu metin uydurmadır. 

1. İMZA ATATÜRK’ÜN DEĞİL

Atatürk'ün hiçbir yerde “Mustafa Kemal Atatürk” şeklinde üç isimli imzası yoktur. Ya “M. Kemal” ya “Gazi M. Kemal” ya da 1934'teki soyadı kanunundan sonra “K. Atatürk” şeklindedir. 

2. 1927 YILINDA ATATÜRK SOYADI YOKTU

1927 yılında henüz Mustafa Kemal Paşa, “Atatürk” soyadını almış değildir. Çünkü soyadı kanunu henüz çıkmamıştı.

3. BELGE O TARİHTE ANCAK ESKİ YAZIYLA OLABİLİRDİ 

Yeni yazıya 1928 yılında geçildiğine göre, 1927 yılına ait olduğu iddia edilen böyle bir metnin ya da belgenin aslının eski yazıyla olması gerekirdi. Altı Ok amblemleri, Atatürk fotoğraflarıyla belge süsü verilerek yapılan düzenleme, Atatürk’e aidiyeti değil fakat sahtekârlığı kanıtlamaktadır.

4. METNİN ÜSLUBU ATATÜRK’E AİT DEĞİL

Metnin dili Atatürk'ün üslubundan çok uzaktır. Atatürk'ün 1927'deki üslubu için Nutuk'a bakılabilir.

5. KAYNAK GÖSTERİLMİYOR VE GÖSTERİLEMEZ 

30 ciltlik Atatürk'ün Bütün Eserleri'nde ve Atatürk hakkında basılmış diğer eserlerde böyle bir metin yoktur.

Metin uydurma olduğu için herhangi bir kaynağı yoktur. Ne bir arşiv, ne bir zabıt, ne bir gazete, ne bir kitap, ne bir söyleşi vb, kaynak yok! Olamazdı, çünkü uydurulan belgenin kaynağı olmaz.

ATATÜRK’ÜN TEKKE VE ZAVİYELERE KARŞI DEVRİMCİ TAVRI

Evet, Atatürk tekke ve zaviyelerin kapatılmasına önderlik etmiştir. Bu konudaki kararlılığını yansıtan Bakanlar Kurulu Kararı ve İlgili Kanun ve gerekçeleri yanında, Nutuk’ta yer alan sözleri de bellidir:

“Efendiler, tekke ve zaviyelerle türbelerin kapatılması ve bütün tarikatlarla şeyhlik, dervişlik, müritlik, çelebilik, falcılık, büyücülük ve türbedarlık vb. gibi birtakım unvanların yasaklanması ve ilgası da Takriri Sükûn Kanunu devrinde yapılmıştır. Bu husustaki icraat ve tatbikat toplumumuzun hurafeperest, ilkel bir kavim olmadığını göstermek bakımından ne kadar elzemdi, bu takdir olunur.

“Birtakım şeyhlerin, dedelerin, seyitlerin, çelebilerin, babaların, emirlerin arkasından sürüklenen ve falcılara, büyücülere, üfürükçülere, muskacılara talih ve hayatlarını emniyet eden insanlardan meydana gelen bir kitleye medeni bir millet gözüyle bakılabilir mi? Milletimizin hakiki mahiyetini yanlış manada gösterebilen ve asırlarca göstermiş olan bu gibi unsurlar ve müesseseler yeni Türkiye devletinde, Türk Cumhuriyeti'nde devam ettirilmeli miydi? Buna ehemmiyet vermemek, ilerleme ve yenileşme namına en büyük ve telafi edilemez hata olmaz mıydı? İşte biz Takriri Sükûn Kanunu'nun yürürlükte olmasından istifade ettikse, bu tarihi hatayı işlememek için, milletimizin alnını olduğu gibi açık ve pak göstermek için, milletimizin mutaassıp ve Ortaçağ zihniyetinde olmadığını ispat etmek için istifade ettik.” (2)

ATATÜRK’Ü ALET OLARAK KULLANMAYA KALKIŞAN UYDURMACILIK

Bugün yaşanan gelişmeler karşısında birikim ve bilgisi olmayanlar, Atatürk uydurmacılığına başvuruyorlar. Milletvekillerinden ve Parti yöneticilerinden Atatürkçü geçinen kuruluşlara kadar bu yola başvurulması utanç vericidir. Öte yandan Atatürk uydurmacılarının uydurma yaparken ve uydurmalara başvururken de çok dikkatsiz oldukları görülüyor. Böylelerinin sözümona Atatürk Devrimciliği, Soyadı Kanunu, Latin Harfli Türkçe Yazının kabulü gibi Devrim Kanunları konusundaki bilgisizlikleri kendisini gösteriyor.  

Toplumu Atatürk’ten uydurmalarla imal etmeye çalışmak, Atatürk’ü kâhin düzlemine indirmek, hurafelere bağlanmanın ötesinde, hiç kuşkusuz ahlâkî bir sorundur.

Atatürk bir kâhin değildi. Bilimi yol gösterici kabul eden, uzak görüşlü bir devrim önderiydi. 

Hayatta en hakîkî yol gösterici bilimdir.

Türkiye şeyhler, dervişler, müritler, mensuplar ülkesi olamaz!

(1) Anıtkabir Dergisi, yıl 15, sayı 57, Nisan 2015, s.1.
(2) Gazi Mustafa Kemal, Nutuk, Kaynak Yayınları, İstanbul, 2015, s.665.